İtalya Yolları Toplamda 12 gün süren İstanbul  -  İtalya gezimizin notları ve fotoğraflarının bir derlemesi

 Gün 1: 17 Haziran 2015

İstanbul -> Selanik

İstanbul’dan İpsala 250–300 km civarı. Yol oldukça güzel, zaten İstanbul’dan çıktıktan sonra trafik de bitiyor. Türkiye tarafında yolun yarısına yakını otoban. Gerisi standart duble yol. Sınıra 10 km kala arka arkaya bir çok benzinci var. Sınır Kapısında da, sınırdan sonra da benzinciler var.

Yunanistan geçiş için; motorunuzun sizin üzerinize olmasını, yeşil kart sigortasını ve uluslararası ehliyeti istiyor. Sınır benim için oldukça sorunsuz geçti. İlk defa çıkarken plakanızı Türkiye çıkışında kaydediyorlar, ruhsata ve pasaporta bakıyorlar. Ben geçtiğimde sıra yoktu, ancak sıra olduğunda da usul usul ön tarafa doğru geçilebilir (Daha sonra arabayla geçtiğimizde özel günlerde dev trafik ve sıra olduğunu, usul usul öne geçme olayının da kastırabildiğini gördük. Nazikçe kenardan kenardan zorlanabilir). Plakanızı doğru söyleyin, ben yanlış söyledim diye 10 dk ekstra oyalandım. (34–35 karıştırdım. Yaşasın ruhumdaki İzmirli) Türkiye sınırından çıktıktan sonra nehri geçiyorsunuz. Değişik bir deneyim, bir ucunda Türk askerleri, diğer ucunda Yunan.

Yunanistan’a geçtiğinizde önce pasaport kontrolünden, ardından da gümrükten geçiyorsunuz. Gümrükte bazen, aç ulan çantaları bakacam diyen olabilir diyorlar ama beni kontrol bile etmediler, geç dediler, geçtim. Direk olarak A2 otobanına bağlanıyor sınır. Selanik’e kadar (sınırdan 350 km) otoban üzerinde benzinci, ya da bildiğimiz anlamda mola yeri yok. Kamelya kılıklı mola yerleri var, ancak su alacam deseniz alamıyorsunuz. Bazılarında tuvalet var, ancak çok temiz değil. Tuvalet olanlar WC olarak not düşülmüş. Zaten çoğunda duran tırları göreceksiniz. Ben omlet yapan tırcı amca gördüm mesela.

Yakıt almak için otoban çıkışlarında en yakın benzincinin mesafesini gösteren tabelalar var.

Aleksandrapoli ve Kavala ya girip bir bakın. Ben gidemesem de bir arkadaşımın tavsiyesi olan burundaki kilisenin Yanındaki kahveye uğrayın; (Bir sonraki gidişimizde uğradık. Muhteşem bir liman manzarası var. Gitmeye değer)

Selanik büyük ama sakin bir şehir. Sahil kısmında çok güzel kafeler ve tavernalar var. Kaldırıma motor park etmek sıkıntı değil, ama motorunuzu kitleyin mutlaka. Ben direk olarak otelin kaldırımına park ettim. Atatürk’ün doğduğu evi görmeden ayrılmayın Selanik’ten. Ufak ama mutlaka görülmesi gerek.

Selanik’e daha sonra arabayla bir daha gitme fırsatımız oldu. Bir günde bitmeyeceği aşikar bir şehir, bolca müzesi ve sahilde büyük bir kulesi var. Selanik’in geçmişini, türklere! olan sevgilerini görebilirsiniz.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818885138

Gün 2: 18 Haziran 2015

Selanik -> Igoumenitsa -> Bari

Selanik’ten sonra otoban ikiye ayrılıyor. Biri Igoumenitsa ya doğru devam ediyor, diğeri ise Atina’ya. Her ikisinde üzerinde Selanik’ten az sonra (30–40 km) bildiğimiz anlamda mola yerlerinden var. Benzinlik ve atıştırmalık birşeyler yeme yeri yani. Igoumenitsa yolu üzerindekinin tuvaletleri baya temiz. Ancak buradaki benzinci normale göre biraz daha pahalıydı. Fiyat için net birşey söyleyemiyorum, not almamışız.

Eğer bu rotayı otoban üzeriden yaparsanız sınır ile Selanik arasına 3, Igoumentisa’ya devam eden yol üzerinde ise 4 defa durup para vereceksiniz. Biri 0,8€ diğerleri 1,7€. Hep hız sınırları ve kameralar var. Dikkat. Ben bu yolu çok yoğun yağmur altında sürdüğüm için hız pek sıkıntı olmadı, ancak deniz seviyesinden yükseliyorsunuz, ve hava biraz soğuyor. 2015 Haziranında GPS +10 dereceye kadar düşmüştü. Belki benim şansızlığımdır, ama hazırlıklı olmakta fayda var.

Igoumenitsa’ya vardığınızda feribot biletleriniz için önce check in olmanız gerekli. Port oklarını takip edin son çıkışa kadar, ardından gişelere girmeden önce sağa girin. Limanın iç kısmına gireceksiniz. Solunuzdaki büyük binanın içinde bileti aldığınız yeri bulun ve check in yapın. En geç 2 saat kala diyor ama ben olsam biraz daha erken giderdim, ki gittim. Check-in yaptığınız yerin karşısında güzel bir yemek yenecek yer var. Internet var ve çok hızlı. Ya da aynı yol üzerinde devam ederseniz bile ışıklara gelmeden hemen önce sağda bir kafe var ağaçların altında. Güneş’i orada batırmak çok keyifliydi. Eğer kendimizi balık ve uzo ya verelim derseniz hemen yanında bir taverna var. Her ikisinde de internet çok az var. Birazcık. Ama bazen de yok. Kader.

Kalkış saatinden 1,1:30 saat önce sehre girerken önünden döndüğünüz gişelere gidin ve liman alanına girin. Ne kadar büyük olduğunu görünce şaşıracaksınız. Biletinizi alırken size hangi kapıdan gireceğinizi söylüyorlar. Limana girerken kullandığınız kapı önemli değil, açık olan bir tanesinden içeri girin, biletin üzerinde yazan iskeleye sürün. Sağda en önde bekleyin. Gemiye yayalardan sonra ilk sizi alacaklar. Güzelce sabitlemeye çalışın motoru, bazen dalga olabiliyor. Yanınıza almanız gerekenleri alın. Yolculuk boyunca aşağıya inemeyeceksiniz.

Bilet mevzusu biraz Karışık. Çok çeşitli biletler var. Güvertede kamp opsiyonu bile sunuyorlar. Ben airplane seat kısmından aldım (bir kampanyaya denk geldim, ara ara kontrol etmekte fayda var http://www.aferry.co.uk/igoumenitsa-ferry-greece-uk.htm). Eğer koltuk için bilet almazsanız boş bulduğunuz bir yerlere yatmanız gerekecek, çok iyi bir fikir değil bence. Yayalar, özellikle Bulgar aileler bu konuda sizden çok daha tedarikli ve hızlı. Beraber bindiğimiz GSli abi bütün geceyi balkonda plastik papatya sandalyelerde geçirmeye çalıştı. Airplane seat tipi biletin en güzel özelliği numaranızın olması. Gidip kendi koltuğunuza oturusanız hiç sıkıntı olmayacaktır. Benim yanım boş olduğu için vurdum kafayı uyudum. Bunu haricinde paranıza kıyıp kabin de alabilirsiniz. Motor için 35€, koltuk için 70€ ödedim. Koltuksuz opsiyon 58€ idi ben alırken.

Gemide restoran siz bindikten sonra 1 saat kadar daha çalışıyor ama yemeklerini benim gözüm pek tutmadı. Kafe kısmı gece 03 e kadar açık. Sabah 05 de tekrar açılıyor. Kahve ve karınca kadar kruvasanlar ile geçiştirdim ben. Keşke yanıma kumanya alsaymışım dedim. Siz demeyin, alın.

Haziran olmasına rağmen soğuk havaya hazır olmak lazım. Deniz bu, belli olmaz. Dışarıda oturabileceğiniz, sigara içebileceğiniz yerler var.

Meraklısı varsa kumarhanesi sadece belli bir ara, sanırım uluslararası sulardayken açık.

Gemi yanaştığında ilk siz inmiyorsunuz ama yine de şöförleri yolculardan önce aşağıya çağırıyorlar. Gemi bağlanırken siz de yol için hazırlık yapabilirsiniz. Direk olarak gemiden çıkıp Bari nin içine dalabilirsiniz.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818885142

Gün 3: 19 Haziran 2015

Bari -> Napoli

Ben Bari’ye biraz bakındıktan sonra beni sarmadığına karar verdim ve direk olarak Napoli’ye geçmeyi seçtim. Arada uzun bir otoban var. Otobanların sistemi Türkiye’deki eski sistemden. Girerken bir bilet alıyorsunuz, çıktığınız yerde de otomata ödüyorsunuz. 260km lik yolu otobandan gitmek istemedi canım, bu yüzden GPS e ana yollara uğramadan rota çiz deyip köy yollarından geldim Napoli’ye kadar. (iyi ki istememişim, otobanları hem sıkıcı hem de çok çok pahallı. 100km’lik bir otoban için 7–10 € arası ödeyebilir, daha uzunları için 15+€ ödeyebilirsiniz. Bazı gişeler kart kabul ediyor, bazıları ise sadece nakit çalışıyor. Eğer nakit ödeyecekseniz otomatlı olanları değil, gişesinde insan olanları tercih edin (tabelasına el resmi olanlar) genelde daha hızlı ilerliyorlar.) Her motorcu kadar viraj seviyorsanız aradaki bu yollar sizi mutlu edecektir. 50–60 km daha ekliyor yolunuza ancak muhteşem manzaralar içinde sürüyorsunuz. Doğu İtalya kıyılarında zeytin kokusu batı kıyılarına geçtikçe yerini limon kokusuna bırakıyor.

1*JgLu9psN-EsfJxYBLpwqcQ

Arada bir çok benzinci var. Çoğu otomatlı.

Bu noktada otomatlı benzin aletini bir anlatmak Lazım, önce alette kaç numaralı pompadan alacaksanız o düğmeye basıyorsunuz. Diesel yazsa da basın. Ardından parayı koyun. Doldurma diye bişiy yok. Aldığını kadarını alıyorsunuz, alet üstünü veriyor. Benzininizi alın. Pompayı yerine koyduğunuzda alet üstünü ve fişinizi verecek. Beni ilk başta kastırmıştı ama aslen kolay.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818885147

Gün 4: 20 Haziran 2015

Napoli -> Amalfi

Napoli merkezi motor sürmek için güzel bir yer değil. Çok kalabalık ve İstanbul trafiği gibi akıl almaz bir kargaşa var. Müzeleri vb haricinde gidip oturabileceğiniz sahil kısmında yerler var. Ama motor için, hele yan çantalar varsa ve makina büyük ise, pek yer yok. Ben şahsen Napoli yi pek sevmedim.

Napoli’den eşimi alıp Amalfi’ye geçtik. Eğer gopro falan kullanıyorsanız mutlaka açıp kaydedin. Viraja doyacaksınız. Hatta sıkılabilirsiniz bile. 26 km süren bir sakar geçidi adeta. Inanılmaz bir manzara eşliğinde Amalfi’ye ineceksiniz.

Motor park etme işi burada da biraz karın ağrılı. Sahilde saati kışın 1€, yazın 2€ olan olan yerler var. Bir de doğudan Amalfi’ye girerken sağda kelalaka bir yerde park etmiş motorlar göreceksiniz. Burası ücretsiz tek park yeri. Bunun haricinde bir yere park etmeye kalkmayın, direk ceza yersiniz. Evet, sahilde falan o boş gördüğünüz yerler hep sadece Amalfi’de oturanlar için serbest. Size yasak. Eğer siz de bizim gibi yer bulamadıysanız meydana gelin, +39 347 6904557 nolu telefonu arayın, motor park edecek yer arıyoruz diyin. Kısa boylu bir genç gelip sizi 2 km kadar uzakta bir yere götürüp kapalı otoparka parkettirecek. Sonra scooter’ı ile geri getirecek. Günlüğü 15€. İstediğiniz kadar gir çık yapabilirsiniz. Arayıp çağırabilirsiniz, gelip otoparka götürür sizi.

Amalfi’de 2 gün geçirdik. Görülesi yerlerden.

Amalfi’ye kadar gittiyseniz, paralelindeki sahil hattını da mutlaka gezin. Hemen yakınında Posinato var, motorla da gidilebilir elbet, ancak tekne ile gitmek daha iyi bir karar olacaktır. Şehirden biraz uzaklaştığınızda nasıl bir manzara içinde yaşadığınızı görüyorsunuz.

Devam etmeden önce Amalfi’de Da Maria ve La Taverna Del Ducada birşeyler yiyin.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818885154

Gün 6: 22 Haziran 2015

Amalfi -> Roma

Biz Amalfi’den sonra tekrar Napoli’ye uğramadan direk olarak Roma’ya geçtik. Daha önce Roma’da 9 gün kadar kaldığımız için ne istediğimizi net olarak biliyorduk, Roma’ya sadece bir gün ayırdık.

Trestevere’de kaldık, şehrin geç saatlere kadar yaşayan, makul ve eğlenceli bölgesi burası. Eğer gezmediyseniz Roma bir haftanızı yiyebilir. Muhteşem bir şehir. Her yer müze, her yer tarih. Vatikan her ölümlünün görmesi gereken yerlerden.

Gitmeden Bar San Calisto‘da bir büyük Peroni için ve Ivo a Trastevere‘de Pizza yiyin.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818890828

Gün 7: 23 Haziran 2015

Roma -> Floransa

Roma’dan ertesi sabah erken çıkıp Floransa’ya geçtik. Ancak bu sefer otobanları kullanmak istemedik. Yolumuz 350km kadar oldu, ancak Roma’dan çıkıp Toskana’nın baş döndürücü manzaralarına geçtiğimizde çok etkilendik. Motor sürmek için güzel bir rota. Bolsena’da ve Siena’da iki kısa mola verdik.

Siena’yı gezmek için yarım gün ayırmak lazım, çok yokuştu, motor kıyafetleri ile çok dolanamadık, bir dahaki sefere artık.

1*JTVFboCwq9yfbYuEz3Y81Q

Floransa’ya da daha önce gitmiştik ancak sadece 1 gün kalabilmiştik. Bu sefer 2 tam günümüzü ayırdık. Floransa muhteşem bir şehir. Rönesans’ın doğuşunu, Medici ailesinin şatafatını ve tarihi dokuyu gözlemek çok keyifli.

Bir öğününüzü Arno kıyısında yemelisiniz. Güneş güzel batıyor oralarda.

Piazza della Repubblica’da ise muhteşem sokak sanatçılarını dinleyebilirsiniz.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818890831

Gün 9: 25 Haziran 2015

Floransa -> Verona

Floransa’dan sonra 1 gece için Verona’ya geçtik. Biz gidemedik (zaman yoktu) ama meraklısı için yol üzerinde Bologna yakınlarında Ducati Müzesi, Modena’da ise Ferrari Müzesi var. Önceden bilet almanız iyi olabilir. Modena’da iki tane Ferrari müzesi var, Maranello’daki daha büyük ve güzel. Diğeri şehir merkezinde ama daha ufak. 15 € gibi bir girişi var.

Verona büyük ama görülesi yerleri ufak bir şehir. Arena’sında yaz boyunca süren (son birkaç yıldır devam ediyor, 2016’da da sürecek) bir opera festivali var. Nabocco’ya denk geldik. Muhteşemdi. Adamlar gerçekten de sahne işini çok iyi beceriyolar. Romeo ve Juliet’in evi burada. Ortalamanın altında bir müzeye dönüştürülmüş. Gitmeden önce Du De Cope‘de Calzone yiyin. Şehirden ayrılırken Castel San Pietro‘ya tırmanın ve şehri oradan da görün. Kafe vb. yok, (yakında yok en azından) yanınıza bir kahve falan alıp buradan “Sana bugün bir tepeden baktım aziz Verona” diyebilirsiniz.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818890834

Gün 10: 26 Haziran 2015

Verona -> Venedik

Verona Venedik arasını otobandan gittik. Venedik’e olabildiğince çok zaman ayırmak istedik.

Venedik enteresan bir şehir. Merkezine araçla girmeniz mümkün değil. Bu yüzden vardığınızda motoru bir yerlere park etmek zorundasınız. Ben biraz kurcaladığımda Garage San Marco fiyat olarak en anlamlı gelen oldu. Gecelik 15 € alıyorlar motor için. Müzelere merakınız varsa San Marco meydanındaki müzelerin tümüne giriş için 18€’luk bir bilet satıyorlar. Plazzo Ducale bizim en çok gitmek istediğimiz yerlerden biriydi. Eğer merakınız varsa önceden yer ayırtıp rehberli gizli turu yapabilirsiniz. Biz yapamadık. Yaparsanız bize de anlatın. Çok feci merak ediyoruz.

Birçoklarının söylediği gibi şehir kokmuyor. Ancak biraz sivrisinek sıkıntısı var. Gondol turları bize çok pahallı geldi (gündüz 80€, akşam 100€) Yemek için bir gece rossopomodoro denenebilir. San Marco meydanında gündüz ve gece kafelerde canlı klasik müzik oluyor, ancak bu kafelere oturursanız espresso için 10€, kuver olarak da adam başı 6€ gibi bir güzellik var.

Bunun yerine kenarda bir yerde oturup dinleyebilirsiniz arkadaşları. Güzel müzik yapıyorlar. Pek eski kafeler, ufak ufak dükkanlar ve çok kalabalık turist grupları ile capcanlı bir şehir Venedik. Gidin, görün.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818890835

Gün 12: 28 Haziran 2015

Venedik -> Trieste

Trieste’yi malesef çok gezme şansımız olmadı. Öğlen 3 gibi vardık. Limanın ana kapısından kısa bir pasaport kontrolünden sonra içeri girdik. İçerisi ufak bir Türkiye. Tabelalar Türkçe, insanlar Türk 🙂

İçeri girerken unroro’nun Trieste işletmesi olan Samer’i sorun. Bir ana ofisi bir de restoranı var. İkisinin arası yürüyerek 5–6 dk, seyrek ve düzensiz de olsa servis var. Ana ofise gidip konşimento doldurduk. 50€’luk liman vergisini ödedik. Kalan kısım Türkiye’de ödeniyor. Bize uçak bileti için voucher verdiler.

Saat 5 gibi motorları almaya başladılar. Gemiye sabitledik motorları, anahtarları kaptana bıraktık ve gemiye el salladık. Gemi 8 gibi kalktı. Bu sırada ana ofis kapanmış oluyor, direk olarak restorana geçtik. Saat 9 gibi bizi Ljubljana’nın biraz dışındaki hava alanına götürecek servis geldi. Tırcı amcalarla beraber bindik ve 1:30 saat havalimanına gittik. Voucher’i verip biletimizi aldık. Uçağımıza bindik ve Atatürk havalimanına indik!

Trieste feribotu için rezervasyon yaptırmaya çalıştık ama unroro yapmadı. Hiç sıkıntı yaşamadık. Hava limanında sigara içilecek alan var, ama çok dar.

3 gün sonra feribot Pendik’e geldi. İki kişi + Motor için feribota toplamda 330€ ödedik.

Günün GPS İzi: https://connect.garmin.com/activity/818890840


Tüm Rota GPS İzi: https://track.gs/kVhQ6x

Tüm yol boyunca otellerde ya da Airbnb ile evlerde kaldık. Yaklaşık giderlerimiz;

2 gece tek kişi konaklama: 60 €, 9 gece 2 kişi konaklama: ~500€ harcadık.

Toplamda 130LT yakıt harcadık. Motor epey yüklüydü. 5lt/100km’nin biraz üstü gibi ortalama yakışımız.

Kullandığımız motor 2014 Model XT660Za, nağmı değer Ténéré idi. Titreşim vb hiç canımızı sıkmadı. Uzun uzun yolları kolayca devirdik. İletişim, çantalara yerleşim vb. ile ilgili şurada detaylı notlar yazmıştım.

Toplamda 2.486 km yol gittik. 41:46 saat motor üzerinde geçti. Her saniyesine değdi!

Yorumlar

En Sevilen Yazılar